Kişisel markalaşmanın önemi anlayan ve kişisel markasının gücünü arkasına almak isteyen insan sayısı günden güne artıyor. Kişisel markalaşma sürecindeki karşılaşılan en büyük engellerden biri nereden başlayacağını bilmemek, hangi konuda odaklanacağını netleştirememek ya da yol haritası konusunda netleşmemiş olmak.
Bu soruların cevabı Kişisel Marka Stratejisini belirlemekte yatıyor.
Kişisel Marka Stratejisini belirlerken dikkate alınması gereken 4 önemli unsur bulunuyor.
Kişisel Marka Keşfi: Kişisel Marka stratejisinin ilk unsuru; kişinin kendi markasını ve benzersiz özelliklerini keşfetmesi ile başlıyor. Kişinin kendi kimliği, değerleri, misyonu, güçlü özellikleri, hedefleri ve hikayesinin netleşmesi, yani ilk önce ‘kim olduğunu bilmekle’ başlıyor. Bunu yapmanın en etkili yollarından biri de Kişisel Marka Araştırması yapmak ve çevrenizdeki kişilere, kişisel marka özelliklerinizi sormak. Güçlü yönlerini bilmeyen ya da bunun farkında olmayan hiç kimse kendi kişisel markasını doğru anlatamıyor. Bir çoğumuzun düştüğü tuzak ‘Sosyal medyayı doğru kullanmayı bilmiyorum’ sorununun kaynağında aslında ‘Hangi yönlerimin farklı ve benzersiz olduğunu bilmiyorum, hangi konuda marka olabileceğimi bulamadım ya da bunu anlatamıyorum’ oluyor. Kendini bilen, farklılaşma stratejisini belirlemiş herkes, iletişim stratejisini oluştururken düşünüldüğü kadar zorlanmıyor. Ne anlatacağını bilen herkes, nasıl anlatacağının yolunu daha kolay buluyor.
Kişisel Marka Yaratımı: Kişisel markayı, güçlü yanların üzerine kurmak, rakiplerden ayrışacak noktaları iyi belirlemek ve hedef kitleyi daha iyi anlayarak markayı yeniden konumlandırmak, güçlü bir kişisel marka yaratmak için çok önemli. Bunun için ilk olarak, hedef kitleyi çok iyi tanımak, ihtiyaçlarını, motivasyonlarını, demografik ve psikografik özelliklerini ve satın alma kararlarının neye bağlı olduğunu bilmek gerekiyor. Kime hizmet ettiğinizi bilmiyorsanız, aldığınız aksiyonların çoğunu neden yaptığınızı bilemezsiniz, bu size hem zaman hem para kaybettirir. Aynı zamanda rakiplerinizden farklılaştığınız yanlarınız hangilerinin hedef kitlenin ihtiyacına yönelik değer yaratacağını belirlemeniz de marka konumlandırmanız açısından çok kritik. Kişinin rakiplerinden farklı ve güçlü özellikler neler, bu marka rakiplerinin vadetmediği neyi vadediyor ve hedef kitlesinin gözünde nasıl ‘en sevilen marka’ ya da kendi alanında ‘ilk akla gelen marka’ olur sorusunun cevabını vermek. Diğer bir deyişler, hedef kitlenin, rakipler tarafından karşılanmamış ve markanın en iyi hizmet edebileceği alanı ve ‘iddiayı’ bulmak. Ve bu iddianın, vaadin altını kanıtlarla doldurmak.
Kişisel Marka İletişimi: Marka vaadinizi ve farklılaşma stratejinizi belirledikten sonra, hedef kitleye doğru kanallarda, doğru bir iletişim stratejisi ve araçlarıyla iletişim kurmanız, markanızı anlatmanız için kritik önem taşıyor. Yarattığınız değeri doğru yerde doğru insanlara anlatmıyorsanız, sosyal medyada binlerce takipçiniz olsa bile fark yaratamazsınız. Bunu anlamak için sormanız gereken en temel soru şu; ”Rakiplerim ve hedef kitlem nerede, kiminle, ne konuşuyor, ben onlara nerde ve nasıl en doğru şekilde ulaşabilirim?”. İletişim amacınızı, hedef kitlenize uygun iletişim tonunuzu ve hedef kitlenizin bulunduğu iletişim araçlarını doğru belirlerseniz, hedef kitleniz tarafından fark edildiğiniz, hedef kitlenizin sizi bulduğu (sizin hedef kitlenizin arkasından koşturmadığınız) çalışan bir sistem yaratabilirsiniz.
Kişisel Marka Sürdürülebilirliği: Her marka bir vaadidir. Güçlü markaların, güçlü ve gerçek vaatleri olur. Bu vaadi tüm faaliyet alanlarında, hatta faaliyet alanlarının ötesinde yerine getirirler. Bu vaadin bir gerçeğe dayanması çok önemli çünkü günümüz markalarında en büyük sıkıntılardan biri altını doldurmadıkları vaatlerde bulunmaları ve hedef kitleleriyle güven bağlarını zedelemeleri. Kişisel marka vaadini her alanda, yaptığı her işte, her iletişiminde yerine getiren kişiler, kişisel markalaşma sürdürülebilirliği konusunda gerekli yatırımlardan en önemlisi yapmış demektir. Bunlara ek olarak, kişisel marka vaadini yerine getiren, yarattığı faydayı çok daha geniş kitlelere yaymak isteyen herkesin marka işbirliklerine gitmesi ve kendi marka elçilerini yaratması gerekiyor.
Kişisel markalaşmanın dört basamağını da eksiksiz tamamlayan herkesin, etkili bir kişisel marka stratejisi ile kişisel marka değerini arttırması ve hatta kendi alanında ‘Akla Gelen İlk Kişisel Marka’ olması için kendinden başka hiç bir engel yok.
Kendi değerini bilen, anlayan, rakiplerinden farklılaşan, hedef kitlesini iyi tanıyan, değer ve fayda yaratan, alanında liderlik gösteren ve marka vaadini her alanda tutan herkesin yolu açık… Olduğumuz kişi ile yaşadığımız kişi bir olduğunda yarattığımız değerin de katlanarak artacağına şüphe yok.
Aristo’nun dediği gibi ”Sürekli yaptığımız şey neyse BİZ OYUZ.”
Comments